Dr. Hasan Fındık

Hayatı Yenile..

Akne Tedavisinde Kullanılan Yöntemler

Mezoterapi
Mezoterapide küçük miktardaki ilaçlar mikroenjeksiyon yöntemi ile direkt problemli bölgeye verilir. Bu şekilde sistemik bir etki oluşturmaksızın problem çözülür ve tedaviden maksimum fayda sağlanır.
 
Dermapen 4
Ucunda çok sayıda milimetrik iğne bulunan bir cihazla, cilt yüzeyinde yüzlerce mikroskopik delme yapan, böylece cildin kendi, doğal iyileşme mekanizmasını başlatan mikro iğneleme yöntemidir.
 
İğnesiz Mezoterapi
Son yıllarda sıkça tercih edilen iğneli mezoterapi uygulamasına alternatif olarak geliştirilen iğnesiz mezoterapi ile artık ağrı ve acı olmadan cildi yenilemek mümkün.
 
Kimyasal Peeling
Kimyasal “peeling” bir veya birkaç kimyasal ajanın deriye uygulanması ile deride çeşitli derinliklerde kontrollü hasar oluşturulması ve sağlıklı bir derinin ortaya çıkmasını hedefleyen uygulama yöntemidir. Kimyasal “peeling”te amaç, deri tabakalarında istenilen derinliğe kadar hasar oluşturmak ve rejenerasyon sırasında yara iyileşmesinin avantajlarından yararlanarak çeşitli lezyonların tedavisini sağlamaktır.
 
Yeni Nesil Altın İğne
Kişiye özel olarak tasarlanmış 25 adet mikroiğnenin olduğu bir başlıkla cildin 0,5 mm ile 3,5 mm derinliğine kadar inebilen ve geçtiği bölgenin tamamına radyofrekans enerjisi verebilen bir sistem olarak, kontrollü hasar oluşturur ve kollajen liflerini uyararak epidermis ve dermisteki problemleri aynı anda tedavi edebilir.

Akne ile karaciğer bozukluğu arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Bu iki hastalık arasında kurulan sıkı bağ tamamen bir hurafeden ibarettir.

Yapılan bazı bilimsel çalışmalarda akne ile yediğimiz gıdalar arasında direkt bir bağlantı bulunamamıştır. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalarda, yüksek glisemik indeksi olan gıdalarla (Glisemik indeksi yüksek olan besinler, kan şekerinin hızla yükselmesine sebep olabilmektedir. Bunun sonucunda pankreasın depolamış insülinin hızla kana verilmesi ve kandaki insülin miktarının hızla yükseltmesine sebep olur) aknenin tetiklendiği belirtilmektedir. Bu yüzden bu tür gıdaların aşırı miktarda alınması ve tek yönlü olarak kullanılması önerilmemektedir.
Yüksek glisemik indeksi olan gıdalar; patates, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz şeker, işlenmiş meyve suları, muz (olgun), karpuz, krakerler, mısır cipsi ve mısır gevreğidir. Bunun dışında bazı hastalar çekirdek, yağda kızartma, çikolata gibi yağlı ve kalori değeri yüksek, hemen kana karışan gıdalardan sonra akne şiddetinde bir artma görebilmektedirler. Bu hastaların akne şikayetini arttırdığını düşündüğü gıdalardan uzak kalmasında fayda vardır.

 

Eğer hastada akne ergenlik döneminde olmadığı halde ileri yaşta başlıyorsa; adet düzensizliği, kilo vermede zorlanma, çene, karın, sırt ve meme başı çevresinde aşırı kıllanma şikayetleri olabilmektedir. Eğer bu şikayetlerden bir veya birkaçı varsa hormon bozukluğu açısından değerlendirilmesi gerekir. Bu hastalarda özellikle yumurtalık kisti yani, polikistik over hastalığından şüphelenilir. Hastalıkta sivilce şikayeti oldukça dirençlidir ve tedavisi erkeklerde kullanılan akne tedavisinden oldukça farklıdır.

Genel olarak unutulmaması gereken ise, adet dönemlerinde çoğu kişide akne şikayetinin artabileceğidir. Hormonların neden olduğu doğal bir süreç olup, bir hastalık belirtisi olmadığını bilmemiz gerekir. Ayrıca gebelikte de hormonların etkisiyle akne şiddetlenebilmektedir.

Hayır. Kesinlikle akneyi sıkmak, oynamak önerilmez. Bazı akne tiplerinde ancak doktor gözetiminde akne lezyonları boşaltılabilir. Kurcalanan aknede; iltihap, kızarıklık ve iz kalma riski de artabilmektedir.

Medikal yöntemlerle tam olarak geçirilememekte, ancak kontrol altına alınabilmektedir. Fakat tedavi sonrası hasta, rahatsızlığa neden olan etkenleri ortadan kaldırdığı sürece tekrarlama riski yok denilecek kadar azdır.

Genetik Faktörler
Akne, genetik özellikler de içeren bir olgudur. Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne sorunu yaşayabilmektedir. Fakat bazı kişilerin kimi akne türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir.


Hormonlar (Androjen)
Akneler, genelde vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artar. Genç kadınlarda menstrual döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri de aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini etkilemektedir.


Bakteriler
Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle, bu ortamda yaşayan bakteri P.Acnes bakterisidir. Sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur.


Artan Sebum Üretimi
Yağ bezleri, androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır.


Folikülün İçerisindeki Değişimler
Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler, kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde, hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler. Sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar.

 

Yorgunluk ve stresin; stres hormonlarını ve dolaylı olarak yağ yapımını artırdığı bilinmektedir. Yorgunluk ve stresten olabildiğince uzak kalmaya çalışın.
Uyku esnasında, cilt beslenmekte ve kendini yenilemektedir. Bu yüzden uykunuzu iyi almaya özen gösterin.
Egzersiz, her şeyden önce genel sağlık için çok yararlıdır. Kan dolaşımını hızlandırır ve cildin de aralarında bulunduğu hayati organlara daha fazla oksijen gitmesini sağlar. Egzersizden sonra yüzünüzde biriken bakteriler için ortam yaratan yağ ve teri mutlaka dikkatlice yıkayın. Aksi takdirde aknelerin artması mümkündür.
Su, vücut ve ciltteki hücrelerin içeriğinin önemli bir bölümünü oluşturur. Toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırır ve besinlerin vücutta taşınmasını sağlar. Su içmek akneleri yok etmez ama cildin sağlığını korumaya yardımcı olur.
Saunalardan ve havalandırması olmayan mutfaklardan uzak durun.
Akneleri sıkmayın, üzerindeki deriyi ve iltihaplı kısımları koparmayın.
Ellerinizi sık sık yıkayın. Okurken, televizyon izlerken ya da ders çalışırken ellerinizi yüzünüzden uzak tutmaya özen gösterin.
Yüzünüzü günde iki defa dermatoloğunuzun önerdiği bir sabunla yıkayın. Havlunuzu her gün değiştirin. (Nemli havlu bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır).
Haftada en az iki kez saçınızı yıkayın. Uyurken saçlarınızı yüzünüzden uzak tutmaya çalışın. Gün içinde saçlarınızı yüzünüze değmeyecek şekilde toplayın.
Aşırı güneşlenmeyin.
Dermatologla olan randevularınızı düzenli olarak takip edin. Nelerin denendiğini ve nasıl sonuç verdiğini kaydedin. Tedaviyi yarım bırakmayın.
  •  

Cilt Türü

Saç Rengi

Özellikleri

Önerilen Güneşten Koruma Faktörü

Gündelik Kullanım

Açık Havada

  1.  

Çok beyaz

Kızıl

Kolay yanar, hiç bronzlaşmaz

spf 15

spf 25-30

  1.  

Beyaz

Sarı, kestane

Kolay yanar, hafif bronzlaşır

spf 12-15

spf 25-30

  1.  

Buğday

Kestane, siyah

Bazen yanar, orta düzeyde bronzlaşır

spf 8-10

spf 15

  1.  

Esmer (Akdeniz)

Siyah

Az yanar, iyi bronzlaşır

spf 6-8

spf 15

  1.  

Koyu esmer (Ortadoğu)

Siyah

Nadiren yanar, yoğun bronzlaşır

spf 6-8

spf 15

  1.  

Siyahi

Siyah

Hemen hiç yanmaz, koyu renkli

spf 6-8

spf 15

Bu sitede kullanıcı deneyimini geliştirmek ve sitenin verimli çalışmasını sağlamak için çerezler kullanılmaktadır. Daha fazla bilgi için Çerez Politikamızı okuyun.