Hayatı Yenile..
Akne ile karaciğer bozukluğu arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Bu iki hastalık arasında kurulan sıkı bağ tamamen bir hurafeden ibarettir.
Yapılan bazı bilimsel çalışmalarda akne ile yediğimiz gıdalar arasında direkt bir bağlantı bulunamamıştır. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalarda, yüksek glisemik indeksi olan gıdalarla (Glisemik indeksi yüksek olan besinler, kan şekerinin hızla yükselmesine sebep olabilmektedir. Bunun sonucunda pankreasın depolamış insülinin hızla kana verilmesi ve kandaki insülin miktarının hızla yükseltmesine sebep olur) aknenin tetiklendiği belirtilmektedir. Bu yüzden bu tür gıdaların aşırı miktarda alınması ve tek yönlü olarak kullanılması önerilmemektedir.
Yüksek glisemik indeksi olan gıdalar; patates, beyaz ekmek, beyaz pirinç, beyaz şeker, işlenmiş meyve suları, muz (olgun), karpuz, krakerler, mısır cipsi ve mısır gevreğidir. Bunun dışında bazı hastalar çekirdek, yağda kızartma, çikolata gibi yağlı ve kalori değeri yüksek, hemen kana karışan gıdalardan sonra akne şiddetinde bir artma görebilmektedirler. Bu hastaların akne şikayetini arttırdığını düşündüğü gıdalardan uzak kalmasında fayda vardır.
Eğer hastada akne ergenlik döneminde olmadığı halde ileri yaşta başlıyorsa; adet düzensizliği, kilo vermede zorlanma, çene, karın, sırt ve meme başı çevresinde aşırı kıllanma şikayetleri olabilmektedir. Eğer bu şikayetlerden bir veya birkaçı varsa hormon bozukluğu açısından değerlendirilmesi gerekir. Bu hastalarda özellikle yumurtalık kisti yani, polikistik over hastalığından şüphelenilir. Hastalıkta sivilce şikayeti oldukça dirençlidir ve tedavisi erkeklerde kullanılan akne tedavisinden oldukça farklıdır.
Genel olarak unutulmaması gereken ise, adet dönemlerinde çoğu kişide akne şikayetinin artabileceğidir. Hormonların neden olduğu doğal bir süreç olup, bir hastalık belirtisi olmadığını bilmemiz gerekir. Ayrıca gebelikte de hormonların etkisiyle akne şiddetlenebilmektedir.
Hayır. Kesinlikle akneyi sıkmak, oynamak önerilmez. Bazı akne tiplerinde ancak doktor gözetiminde akne lezyonları boşaltılabilir. Kurcalanan aknede; iltihap, kızarıklık ve iz kalma riski de artabilmektedir.
Medikal yöntemlerle tam olarak geçirilememekte, ancak kontrol altına alınabilmektedir. Fakat tedavi sonrası hasta, rahatsızlığa neden olan etkenleri ortadan kaldırdığı sürece tekrarlama riski yok denilecek kadar azdır.
Genetik Faktörler
Akne, genetik özellikler de içeren bir olgudur. Aslında herkes belli bir dereceye kadar akne sorunu yaşayabilmektedir. Fakat bazı kişilerin kimi akne türlerine genetik bir yatkınlıkları vardır. Eğer anne veya baba ergenlikte ya da hayatının herhangi bir döneminde akne problemi yaşamışsa çocuklarında akne görülme ihtimali daha yüksektir.
Hormonlar (Androjen)
Akneler, genelde vücut androjen hormonunu daha fazla üretmeye başladığı zaman oluşur. Androjen üretimi 11-14 yaşları arasında en üst seviyeye ulaştığında akneler de artar. Genç kadınlarda menstrual döngü nedeniyle değişen hormon seviyeleri de aknelerde alevlenmelere neden olmaktadır. Bu değişiklikler yağ bezlerinin androjenlere olan hassasiyetini etkilemektedir.
Bakteriler
Kapalı folikül, bakterilerin üremesi için uygun bir ortamdır. Özellikle, bu ortamda yaşayan bakteri P.Acnes bakterisidir. Sebumla beslenir ve aknesi olsun olmasın herkesin cildinde bulunur. Yağ bezi tıkandığında ve içi sebumla dolduğunda P.acnes bakterisi çok daha çabuk çoğalır. Ürettiği kimyasallar folikül içinde ve cilt yüzeyinde inflamasyona neden olur.
Artan Sebum Üretimi
Yağ bezleri, androjenler tarafından uyarıldıktan sonra daha fazla sebum üretmeye başlar. Yağlı sebum, folikülün içinde birikir ve yukarıya doğru hareket eder. Yukarı doğru hareket ederken, normal cilt bakterileri ve ölü cilt hücreleriyle birleşir. Sebum üretimi arttıkça, kıl folikülünün tıkanma ve komedonlara neden olma ihtimali de artmaktadır.
Folikülün İçerisindeki Değişimler
Androjen üretimi arttıkça ve yağ bezleri genişledikçe, kıl folikülünün cildin altına doğru uzanan yapısı da değişime uğramaktadır. Normalde ölü hücreler, kademeli olarak dökülürler ve cilt yüzeyinden uzaklaşırlar. Ergenlik döneminde, hücreler daha sık dökülürler ve birleşip yapışmaya daha müsaittirler. Sebumla temas ettiklerinde folikülü tıkayabilirler. Bu durumda sebum ve ölü hücreler folikülde bir tıkaç oluştururlar.
|
Cilt Türü |
Saç Rengi |
Özellikleri |
Önerilen Güneşten Koruma Faktörü |
|
Gündelik Kullanım |
Açık Havada |
||||
|
Çok beyaz |
Kızıl |
Kolay yanar, hiç bronzlaşmaz |
spf 15 |
spf 25-30 |
|
Beyaz |
Sarı, kestane |
Kolay yanar, hafif bronzlaşır |
spf 12-15 |
spf 25-30 |
|
Buğday |
Kestane, siyah |
Bazen yanar, orta düzeyde bronzlaşır |
spf 8-10 |
spf 15 |
|
Esmer (Akdeniz) |
Siyah |
Az yanar, iyi bronzlaşır |
spf 6-8 |
spf 15 |
|
Koyu esmer (Ortadoğu) |
Siyah |
Nadiren yanar, yoğun bronzlaşır |
spf 6-8 |
spf 15 |
|
Siyahi |
Siyah |
Hemen hiç yanmaz, koyu renkli |
spf 6-8 |
spf 15 |